BİR TÜRLÜ VAZGEÇİLEMEYEN ERKEKLİKTEN BİR ÖRNEK

Mert Koçak, 10.08.2013

Türk medyasında sayıca az olan LGBT karakterlerine verilen roller, kısıtlı olmanın dışında bir de heteroseksist eğilimler taşımaktadır. Medya,  bir yandan sürekli ‘homoseksüel erkek eşittir efemine erkek’ denkleminin reklamını yaparken bir yandan da efemine olmayan homoseksüellerin varlığını inkâr etmektedir. Lezbiyenler de ise durum daha farklı bir yöne çekilmekte, lezbiyenlik kavramı erkek egemen dünyanın bir fetişi haline gelirken, ek olarak, yine heteroseksist düşünce sistemi içinde bir mantık çerçevesine oturtulma çabasına maruz kalmaktadır. Lezbiyen ‘olmanın’ sebepleri, erkek yoksunluğundan –ki bu fiziksel bir yoksunluk veya var olan erkeğin cinsel ve duygusal bakımdan yetersiz olması olabilir- şiddette maruz kalmaya kadar uzayan geniş bir yelpazeden seçiliyor ve itina ile sunuluyor.

Bu durumda olayı derinlemesine incelemek için Queer teorinin bakış açsından yararlanmak kaçınılmaz oluyor. ‘Dünyada sadece iki cins mi vardır’ sorusu üzerine genişleyen Queer teorisi, seksüel davranışların ve kimliklerin aslında hayatımız boyunca bize dayatılan düşünme sistemlerinin zorlamaları ile inşa edilen olgulardan başka bir şey olmadığını savunuyor. Queer teori bize dayatılan seksüel kimliklerin sabit ve değiştirilemez olmadığını kanıtlamayı amaçlıyor. İnsanları belirli bir kategoriye sokmaya çalışmanın veya onları kemikleşmiş bir cinsel kimlikle yaftalamanın mümkün olmadığını, kimliklerin birden fazla değişkenden oluştuğunu ve bu değişkenlerden sadece birini –bu durumda doğumda bizlere verilen cinsel organlar- kullanarak insanları tanımlamanın yanlış olduğunu savunarak anlatmaya çalışıyor.

LGBT figürlerinin Türk medyasındaki yerine geri dönecek olursak, şu açık bir şekilde görünüyor ki; homoseksüel erkekler ve kadınlar, biseksüeller ve transseksüeller ancak kendilerine dayatılan rollerin dışına çıkmamak koşulu ile medyada –ve doğal olarak toplumda- yer bulabiliyorlar. Bir homoseksüel erkek sadece ve sadece ‘erkekliğini’ geride bıraktıktan sonra ve toplumca kadınlara özgü kabul edilen davranışları benimsediği –hatta biraz da karikatürize ettiği-  zaman dizilerde, televizyon programlarında ve filmlerde (ana akım medya dışında sunulan birkaçı hariç) boy gösterebiliyor. Yani kabul görmek ve bir özne olabilmek için efemine tavırlar dayatılıyor. Kısacası LGBT hegemonyanın içinde tekrardan var ediliyor ve sadece bundan sonra heteroseksist yapının içinde kabul edilebilir anomalilikler halini alıyorlar. 

Tüm bunların sebebi, toplumun zihnindeki erkeklik kalıbına uygun görülen erkeğin homoseksüel olabileceğine inanılmaması ve bu yüzden de öyle bir homoseksüel portresi çizilmemesidir. Daha doğrusunu söylemek gerekirse heteroseksist zihin, efemine olmayan homoseksüel erkeğin varlığına inanmak istemez.  Çünkü bu kabulleniş, heteroseksist mantığın dayatması olan erkeklik tanımına bir tehdit unsuru oluşturur. Toplumun kafasında bulunan cinsel kimlik imgelemleri, erkeği mutlak etken, karşıtı olarak kurguladığı kadını ise mutlak edilgen olarak portre ettiğinden,  homoseksüel ilişki, erkeğin de pasif olması gereken bir durum olarak kurgulanır. Esasında bu kadar şiddetle karşı durulan, inkâr edilmeye çalışan ve kökeninde korkulan budur: edilgenlik, yani erkek olmanın verdiği, doğuştan gelen iktidarın elden gitmesi. Bu tehdidi engellemek için homoseksüel erkeğin efemine olmayabileceği olasılığı kafalardan itina ile silinir. Böylece hem sahip olunan iktidar bir kez daha güvence altına alınır hem de homoseksüel erkek efeminelik ile damgalanarak kadın ‘düzeyine’ çekilir; böylelikle bir taşla iki kuş vurulur. Diğer bir deyişle, hem kadının ikinci derecedeki mevki bir kez daha vurgulanır hem de homoseksüel erkek o seviyeye çekilmiş olunur. Asıl sorunu da görmezden gelmiş oluruz: erkeklikle kurulan iktidar baskıcıdır, ötekileştirir ve nefret cinayetlerine sebep olur. Erkeklikle kurulan iktidar tehdit edildiğinde ne kadar çaresiz olduğu aslında kendi kalıplarına çıkamayıp, uzun süredir kullandığı ikililik sistemlerini her seferinde ısıtıp önümüze koyduğu gerçeği de LGBT insanlarının medyadaki sunumlarından belli oluyor.